Siyasetin alabildiðine kirlendiði günümüzde sivil toplum hareketleri siyasetin önüne geçeceðe benziyor.
Genel anlamda ülke yönetiminde iktidar olmayý hedefleyen siyasi partiler demokrasiyi tüm kurum ve kurullarýyla iþletemiyorlarsa, hele de parti içi iktidar mücadelesi daha öne geçmiþse, halkta somut karþýlýk bulamýyorlar.
Ýçlerinde gerçek anlamda yurtseverlik, barýþ ve demokrasi mücadelesi anlamýnda siyaset yapmaya çalýþanlar olsa da, daha etkin olan çoðunluk; siyasi partiyi kendi kiþisel hýrs ve beklentileri için bir rant kapýsý olarak görmekteler.
Durum böyle olunca, mevcut siyasi partilerde kendilerine yaþam hakký göremeyen, toplumsal mücadele anlayýþýna uygun bir siyaset tarzýný bulamayanlar, ne kadar direnseler de bir süre sonra pes edip, reel siyasetten uzaklaþmak zorunda kalýyorlar.
Yaþamlarý boyunca örgütlü mücadelenin içinde yer almýþ bu ilerici, demokrat, yurtsever insanlar, aldýklarý sorumluluk gereði kendilerine bir mücadele alaný ararken sivil toplum örgütlerine yöneliyorlar.
Birçok yerde adý var, kendi yok, tabela örgütlerini ayrý tutacak olursak; kimi sivil toplum hareketleri bu tür mücadele insanlarý için sýðýnýlacak bir liman haline geliyor.
On yýldan fazla bir zamandýr Türkiye’nin farklý bölgelerinde faaliyetlerini sürdüren Türkiye Küçük Millet Meclisleri de ezber bozan bu tür sivil toplum örgütlerinden biri durumuna geldi.
Deðiþik siyasi düþüncelere sahip kiþilerin; ister birey olarak, isterse bir sivil toplumunu temsilen katýlarak ortak akýl arayýþýnda bulunduðu Küçük Millet Meclisleri, bulunduklarý illerde sosyal, siyasal ve kültürel yaþama her yönden katký sunan en etkili, en güvenilir, en baðýmsýz sivil toplum hareketleri oldular.
Ekim ayýnda Ankara’da yapýlacak bir resepsiyonla yeni meclisin vekilleri ve STK temsilcileriyle bir araya gelecek olan oluþum, gönüllü aktivistlerin kiþisel çaba ve fedakarlýklarýyla aralýksýz toplantýlarýný sürdürüyor.
Eþ zamanlý olarak farklý bölgelerde yapýlan toplantýlarda ülke gündeminde en çok konuþulan konular masaya yatýrýlýrken, bir diðer gündem de yerel konulardan oluþuyor.
Bu iki gündemle ilgili olarak görüþlerini özgürce ifade eden katýlýmcýlar, birbirlerinin sözünü kesmeden, önyargýsýz, aykýrý görüþlere saygýlý, birbirlerine tahammül gösteren bireyler olarak belirlenen bir ortak konuda ortak fikirlerde buluþabildikleri gibi, ötekileþtirmeden, nefret söylemlerine yönelmeden, hakaret etmeden ve hatta tartýþma ve polemiklerden uzak konuþabiliyorlar.
Katýlan vekil ve özel konuklar da diðer katýlýmcýlarla eþit koþullarda görüþlerini açýklayýp, gerektiðinde toplantý sonunda sorularý yanýtlýyorlar.
Böyle bir toplantý formatýný baþka yerlerde bulabilmek oldukça zordur.
Çünkü bizim toplantý dediðimiz bir araya gelmelerde kiþiler; kendi gibi düþünmeyenleri alt etmek, onlara üstün gelmek, kendi fikirlerini zorla kabul ettirmek, yani toplantýyý bir kavgaya dönüþtürmek ve mutlak oradan galip ayrýlmak isterler.
Kimsenin bir baþkasýna üstün gelme iddiasýnýn olmadýðý, önyargýlarýn kapýda býrakýldýðý, siyasi beklentilerin olmadýðý, gönüllü insanlarýn kollektif çabalarýyla sürdürülen Küçük Millet Meclisi toplantý ve çalýþmalarý, ülkemizde yeni ve anlaþýlýr bir toplantý kültürünün yerleþmesine de yardýmcý olmaktadýr.
Küçük Millet Meclisi toplantýlarý yalnýzca dinleyen deðil, konuþan, söyleyecek sözü olan kiþilerin katýlýmýyla yapýlan, siyasi partilerin; kalabalýk gövde gösterilerine dönüþen toplantýlarýnda çok farklýdýr.
Halk arasýnda sýkça kullanýlan bir deyiþ vardýr. ”Eski köye yeni adet getirmek”
Evet, tam da böyle, eski köye yeni adet getiriyor Türkiye Küçük Millet Meclisleri.
Üstelik de her þey þeffaf, hiçbir þey saklý gizli deðil.
Toplumsal aktörlerin her geçen gün daha fazla “saðlýklý diyalog zeminlerine “ ihtiyaç duyduðu gerçeðinden hareketle; barýþ ve demokrasi, hak ve hukuk mücadelesinin en temel ögesi olan insaný önceleyen bir zeminde çalýþmalarýný sürdüren Küçük Millet Meclisleri ve benzer sivil toplum hareketlerinin çoðalmasý ve güçlenmesiyle ancak; siyaset de kendine çeki düzen verecek, içinde bulunduðu kirlilikten kurtulacaktýr.
Çok zor koþullarda, üstelik radyo ve TV yayýnlarýyla ezberleri bozan Küçük Millet Meclisleri gerçek anlamda takdiri hak eden bir çalýþma içerisindeler.
TBMM Ortak Çalýþma Gruplarý, Sivil Anayasa Çalýþmalarý gibi ses getiren projeleriyle on yýlý aþkýn bir zamandýr bu çalýþmalarý sürdüren Türkiye Küçük Millet Meclisi oluþumunun kurucusu Þanar Yurdatapan ve özverili çalýþmalarýyla bölge çalýþmalarýnýn önünü açan mutfak görevlilerine de Türkiye Sivil Toplum Hareketinin bir teþekkür borcu olsa gerek.
17 Ekimde Ankara da gerçekleþtirilecek Milletvekilleri, STK yöneticileri ve Bakanlýk temsilcilerinin davetli olduðu resepsiyona katýlým da bir ölçüde Türkiye Küçük Millet Meclislerinin ne denli önemsendiði ve dikkate alýndýðýnýn bir göstergesi olacak.
Umarým ilgililer bu toplantýya hak ettiði önem ve ilgiyi gösterirler.