İnsan Kaçakçılığına Karşı Daha Fazla Önlem Talebi

Geçen Pazartesi günü Turgutreis açıklarında yaşanan ve 12 kişinin yaşamını yitirdiği göçmen faciası ile ilgili Bodrum Kent Konseyi yazılı bir basın açıklaması yaptı.

İnsan Kaçakçılığına Karşı Daha Fazla Önlem Talebi

Geçen Pazartesi günü Turgutreis açıklarında yaşanan ve 12 kişinin yaşamını yitirdiği göçmen faciası ile ilgili Bodrum Kent Konseyi yazılı bir basın açıklaması yaptı. Yapılan açıklamada “Sularımızda kaybolan hayatlara ve acı ölümlere alışmadığımızı, kabullenmediğimizi tüm kamuoyuna bildiriyor ve yetkilileri insan tacirlerine karşı daha fazla önlem almaya çağırıyoruz” denildi. 

Turgutreis Mahallesi açıklarındaki Hüseyin Burnu önlerinde içinde Suriye, Filistin ve Somali uyruklu kaçak göçmenlerin bulunduğu "İlsu 1" isimli 8 metrelik fiber tekne battı. Olayda 31 göçmen sağ olarak kurtarılırken, 3’ü çocuk 12 kişi ise yaşamını yitirdi. Olayla ilgili Bodrum Kent Konseyi yazılı bir basın açıklaması yaparak şu ifadelere verdi:

“Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür. Ve bir orman gibi kardeşçesine. Bu hasret bizim. İnsanca yaşamaya, eşitliğe, nefretsiz söylemlere, bu dünya hepimizin demeye hasret. İster Bodrum'da doğup büyümüş olalım, ister burayı evi bilip kalanlardan; Bodrum hepimiz için mavi-beyaz bir mücevher.

Hepimizin Bodrum'a dair ortak duyguları var. Her birimiz bir kez olsun, deniz kenarında oturup Bodrum'un eşsiz maviliğine dalıp gitmiş, çocukluk anılarımızı; gençlik heyecanlarımızı; acılarımızı ve mutluluklarımızı düşünmüşüzdür.

En güzel fotoğraflarımızda Bodrum'un mavi dalgaları vardır fonda. Vardı. Artık yok! Kan kırmızı bir renk bulaştı fotoğraflardaki fonlara. Bodrum'un derin mavilikleri koyulaşıyor. Temiz sularına ölümün karanlığı karıştı, karışmaya devam ediyor... Deniz kenarında yapılan tatlı dost sohbetleri, acı bir iç çekişle bölünür oldu.

'Bugün 8 kişi ölmüş, bugün 15 kişi ölmüş, ikisi çocukmuş, biri kurtulmuş...'

Ülkeler bu ölümlere engel olmak için, mülteci ve göçmen sorunları karşısında çözüm odaklı stratejiler geliştirmeli ve İnsan haklarını hiçe sayan sınır politikalarına bir son vermelidir. Sadece ülkeler ve yöneticiler değil, mültecilerin yaşam şartlarını zora sokan, ülkedeki hemen her sorundan mültecileri sorumlu tutan ve nefret söylemleri ile süreci yıpratan herkes bu ölümlerin doğal sorumlularıdır.

"Yaşam hakkı", adı üstünde bir ayrıcalık değildir, ayrım gözetmez. Dil, din, ırk, etnik köken, ekonomik durum gözetmeksizin tüm canlıları kucaklar. Bizler yaşam hakkını kullanarak bir ümitle yola çıkıp ölüme giden insanların acı haberlerini duymak ve okumak istemiyoruz.  Bu ölümlere alışan ve sıradanlaştıran bir insanlığın parçası olmak istemiyoruz. Çocuklara borcumuz var.

Umut yolculuğunda yaşamını kaybeden insanlar için duyduğumuz üzüntü, hepimizin ortak acısıdır. Bizler Bodrum'un huzur dolu sularına her baktığımızda, bu sularda yok olan hayatların acısını kalbimizde hissetmekten yorulduk.

Bu ölümler son bulsun istiyoruz. Bodrum'un mavi suları yeniden aydınlansın istiyoruz.

Bodrum Kent Konseyi olarak, bu konuda üzerimize düşen her çalışmayı tüm Bodrum'lu hemşehrilerimiz ile birlikte göğüsleyebilmek en büyük tesellimiz olacaktır. Sularımızda kaybolan hayatlara ve acı ölümlere alışmadığımızı, kabullenmediğimizi tüm kamuoyuna bildiriyor ve yetkilileri insan tacirlerine karşı daha fazla önlem almaya çağırıyoruz.”