CHP Kongresinden İzlenimler...

Pazar günü gerçekleştirilen CHP Bodrum İlçe kongresi çekişmeli ancak sakin ve demokratik bir ortamda yapıldı.

CHP Kongresinden İzlenimler...

Pazar günü gerçekleştirilen CHP Bodrum İlçe kongresi çekişmeli ancak sakin ve demokratik bir ortamda yapıldı.

Kongre yüksek bir katılımla, demokratik bir işleyişle yapıldı ancak kongre öncesi süreç için aynı şeyleri söylemek mümkün değil.

Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras’ın tüm uyarı ve talimatlarına rağmen belediye olanaklarını mevcut ilçe başkanı lehine kullanan kimi yöneticilerin aşırı tarafgir tutumları, üyelerin ve delegasyonun iradesine gölge düşürdü.

Tüm bu baskı ve yönlendirmelere karşın delegeler kongreye gerekli ilgiyi gösterdiler, oylarıyla da yeni yönetimi belirlediler.

Yönetim kurulunda yer alan genç arkadaşları ve tüm engellemelere, baskı ve zorlamalara karşın 185 delegenin oylarını alma başarısı gösteren Tuna Işın ekibini de kutluyorum.

En başından itibaren mevcut ilçe başkanının örgütü iyi yönetemediği iddiamı sürdürdüm. 

Ona yönelik eleştirilerim ve düşüncelerim elbette yeni yönetimde görev alan arkadaşlarımızı bağlamaz. Ancak tüm siyasi partilerde olduğu gibi Genel Başkan adına İlçelerde partinin temsil organı ve sözcüsü İlçe Başkanıdır.

Umarım geçmişte yaptığı gibi tek adam uygulamalarını sürdürmez, yerine getirmeyeceği sözler vermez.

En çok da kendisinin tavır ve uygulamalarıyla bozulan sevgi ve barış iklimi yeniden oluşur.

Bu yönetimi seçen delegasyon ve onları belirleyen üyelerin iradesine, tercihine saygısızlık etmek istemem.

Sonuçta seçilen ilçe başkanının bir türlü masaya koyamadığı sandıktan çıktılar ve şu aşamada herkesin bunu kabullenmesi gerekir.

Ama her zaman olduğu gibi uyarılarımızı yapmaya, yanlışlarını söylemeye ve doğru yaptıkları iş ve eylemlerde desteklemeye devam edeceğiz.

Kongrede en çok da İl başkanına yönelik eleştiriler ve onun yaptığı savunma dikkat çekti.

Özellikle de Milletvekili Burak Erbay’ın sert ama doğrudan eleştirileri ne yazık cevap bulamadı. Bunun yerine İl Başkanının her zaman yaptığı klasik, pek de anlaşılamayan söylemlerine tanık olduk.

Geçmiş İlçe Başkanı Recai Seymen’in belediye başkanı adaylık belirleme sürecine ilişkin çarpıcı açıklamaları en çok alkış alan konuşmalardan biriydi.

Eski ilçe Başkanının daha önce verdiği sözlerin hiçbirini tutmadığını bilen katılımcılara Tuna Işın’ın net, somut ve samimi söylemleri daha çok gerçekçi geldi.

Şu ana kadar İlçe Başkanının dışında tek bir yönetim kurulu üyesine yönelik doğrudan bir eleştirim olmadığı gibi birçoğunun iyi niyet ve samimiyetine de inanıyorum.

Ancak kongrede İlçe Başkanının değişime, yenilenmeye, demokratikleşmeye dair hiçbir somut söylemini duyamadık.

Her şeye rağmen yönetimdeki genç arkadaşların heyecan ve coşkusunun devam etmesini, kimilerinin yakalandığı güç zehirlenmesi ve kibir hastalığına yenik düşmemelerini diliyorum.

Umarım belediye başkanları ve yerel yöneticiler de bu kongreden ders çıkarır, örgütün iç işlerine karışmaktan vazgeçerler.

Şu andan itibaren İlçe yönetimine düşen görev; üye yapısını yeniden gözden geçirmek, sandık esasına dayalı bir yeniden örgütlenme başlatmak, acilen eğitim ve bilgilendirme toplantılarını organize etmek olmalıdır.

Yoksa “Türkiye de AK Parti İktidarının geriletilmesini sağladım” gibi afaki, gülünç iddia ve söylemlerle tabanda karşılık bulmak mümkün değildir.

Aynı keza, kendi gibi düşünmeyen, yönetimine biat etmeyen herkesi ihanetle suçlayan, disipline veren, bunları yaparken de tüzükten kaynaklanan yetkilerini doğru ve adil kullanmayan bir ilçe başkanının başarılı olması hayal bile edilemez.

Bodrum halkı sosyal ve toplumsal olaylara karşı duyarlı, diğer il ve ilçelerle kıyaslandığında daha örgütlü bir insan potansiyeline sahiptir.

Yani demem o ki; ucuz kasaba politikalarıyla, hayali, gerçekçi olmayan söylem ve vaatlerle Bodrum halkını inandırmanız, yönlendirmeniz asla olamaz.

Bu gerçeği göz ardı etmeden, gerçek anlamda bir sevgi ve barış ikliminin yaratılması da salt dilemekle olmuyor.

Sevgi emek ister.

Barış inançlı ve kararlı bir mücadele gerektirir.

Hepsinden de önemlisi; hak, hukuk, adalet isteyenlerin öncelikle kendileri herkesin hakkını teslim etmesi, sevgi ve barış için tüm toplumu kucaklayacak şekilde davranmaları gerekir.