Çayınızı Nasıl Alırdınız?

İnsanın demlisi makbüldür aslında. İnsan bütünün bir parçası olduğunu hatırlayana dek! Tüm yaşanmışlıklar, tüm acılar, kayıplar, sevinçler, kederler; Demlenmek içindir!

Çayınızı Nasıl Alırdınız?

İnsanın demlisi makbüldür aslında.

İnsan bütünün bir parçası olduğunu hatırlayana dek!

Tüm yaşanmışlıklar, tüm acılar, kayıplar, sevinçler, kederler;

Demlenmek içindir!

İster açık içersin, ister tavşan kanı.

Kitabın kapağına aldanıp, kaç hayal kırıklığı yaşadığımız gerçeğini cebimize koyduk!

Her birimizin demlendiği kadar, demleyeni de var bu hayatta.

Bunu unutmamak adına siz ne taşıyorsunuz yanınızda?

İşte size kıssadan hisse bir hikaye;

Uşak ince işlenmiş seramik fincanında getirir efendisinin çayını...

Efendisi günün farklı zamanlarında farklı fincanlarda farklı çeşit çaylar içer...

Uşağın anlam veremediği akşam yemeğinden 2 saat sonra içilen tahta, kaba bir bardakta ki çaydır..

Öylesine işlenmemiş belli ki meşe ağacından yapılma... 

Onca değerli fincan takımları mutfakta durur iken bu kap efendisinin odasında ve yanıbaşında durur...

Cesaretini toplar.

Senelerdir hizmet ve saygıda kusur etmediği efendisine konuşmaya başlar.

“Yetimhanede büyüdüm efendim, bir gün babanız geldi ve beni aldı. Beni yetiştirdi. Diğerleri gibi serseri olmadım. Temiz odalarda temiz elbiseler içindeydim.”
O zamanlar ikimizde çocuktuk. Babanız öldükten sonra bana aynı şekilde davranmaya devam ettiniz. Siz olmasaydınız ben ne yapardım..”

Çayından küçük tadımlık bir yudum aldı efendi...

"Seni biz var iken düşünen, biz yok iken başı boş mu bırakacaktı. Sen bizi efendi sanar iken Efendin olanı unutmuşsun Hayati Efendi" der.

Uşak ummadığı bu cevap karşısında neye uğradığını şaşırır... 

Kendisine aile kurduran ve bir gün dahi gönül kırgınlığı yaşatmamış olan efendisine derin bir saygı ile bakar iken ağzından tahta bardak kelimeleri dökülür...

Efendi hemen sözü alır...

“Gün boyu farklı cins fincanlar da içerim çayımı Hayati efendi. Lakin sürekli hatırlamak zorunda kaldığım bir şey içindir. Çayın tadı çayın kendindedir Hayati efendi. Altın yaldızlı fincanda dahi içsem, tahta bardak çayın tadını değiştirmiyor... İnsan olmak bir çay gibidir Hayati efendi. İçine konduğun kap ne olur ise olsun... İnsanlığının tadı bozulmasın. Zira ikimizde birer çayız sadece kaplarımız değişik... Bunu unutmamak için tahta bardak hep yanımda ve yeni bir sabaha insan olarak uyanabilmek adına gecemin son çayını bu bardaktan içme gereğini duyarım Hayati efendi....”
 
Bardaklara kanıpta çayın tadından mahrum kalmak ne ahmaklıktır.
 
Öyleki bu insana, sürekli insanı da bir demleyenin olduğunu hatırlatır....

Hepimiz biriz, güzeliz sadece içinde bulunduğumuz yaşam standartları farklı.

İşte bu yüzden, içimizde barındırdığımız iyiliği daha fazla dışarı aktarmak zorundayız!

Çayınızı afiyetle yudumlamanız dileğiyle...

Sevgiyle kalın