Bodrum Göründüğü Gibi Değil!

Bodrum, dışardan göründüğü gibi, magazin sayfalarında yer aldığı biçimde herkesin mutlu mesut yaşadığı bir kent değil...

Bodrum Göründüğü Gibi Değil!

Bu konuyu fırsat buldukça dile getirmeye çalışıyorum

Bodrum, dışardan göründüğü gibi, magazin sayfalarında yer aldığı biçimde herkesin mutlu mesut yaşadığı bir kent değil.

Kuşkusuz, doğal güzellikleri, kültürel değerleri, eşsiz koyları ve sosyal yaşamıyla, yalnızca ülkemizde değil, dünyada tercih edilen bir cazibe merkezidir.

Eğlencenin her türlüsü, lüks mekanların en iyileri buradadır.

Türkiye’nin tüm tanınmış simaları, iş insanları, sanatçılar, oyuncuların özellikle de yaz aylarında vazgeçilmez tatil beldesidir Bodrum.

Kışın bile neredeyse her gün kültür ve sanat etkinliklerinin yapıldığı, uygun iklimi, kolay ulaşım olanaklarıyla her zaman canlı ve hareketli sosyal yaşamıyla Bodrum elbette önemli bir turizm kentidir.

Öte yandan metropollerin insanı bunaltan, yıpratan yaşantısından kaçarak Bodrum’a yerleşen, ekonomisi düzgün insanların yanında huzurlu bir emeklilik yaşamı için gelenler de azımsanmayacak kadar çok.

Daha da önemlisi, Anadolu’dan, özelliklede Güneydoğu'dan köprüleri atıp, son bir umutla çalışmak, iş edinmek için gelen dar gelirli, yoksul insanlar var.

Saydığımız bu farklı coğrafyalardan gelmiş insanlarla birlikte Bodrum'da aynı havayı teneffüs etmek zorunda olan Bodrum yerlileri kimi zaman rahatsızlıklarını dile getirseler de şu ana kadar ortak yaşam konusunda pek problem yaşandığı da söylenemez.

Böylesine zengin bir insan potansiyelinin yaşadığı kentte son günlerde yaşanan intihar vakaları beni bu konuyu yeniden yazmaya itti.

Dışarıdan bakıldığında herkesin gelmek ve hatta yerleşmek için can attığı böylesine cazip bir kentte insanlar niye canlarına kıyarlar?

Üstelik de son üç ayda yaşamlarına son veren insanların ikisi dışında hepsi 50 yaşın altında.

Bu insanları genç yaşlarında bunalıma iten, ölümlerine neden olan ruh halinin mutlaka araştırılması gerek diye düşünüyorum.

Mutlaka her ölümün arkasında kendince ilginç bir yaşam hikayesi vardır.

Ama bir gerçeğin altını çizmek zorundayız.

Bodrum hiç de öyle dışarıdan göründüğü gibi değil.

Tüm yarımaya özgü altyapı sorunları olsa da Bodrum’un öteki yüzü diye bildiğimiz kimi mahallelerinde hala kanalizasyonlar yola akar, düzenli bir ulaşım ağı olmadığı gibi ücretler çok yüksek. 

Servis parası veremediği için çocuğunu okula gönderemeyen aileler var.

Kalacak yeri olmadığı için bir hurda arabanın içinde soğuktan yaşamını yitirenler var.

Üniversite öğrencilerinin kalacak yer sorunu var.

Gençler ve hatta çocuklar arasında giderek artan uyuşturucu kullanımı tehlikeli boyutlar ulaşmış.

Gün geçmiyor ki, bir asayiş sorunu olmasın.

Güpegündüz insanların mekanları taranabiliyor.

Çok basit nedenlerle her akşam eğlence yerlerinde kavgalar, yaralanmalar oluyor.

Daha da önemlisi insanların birbirine saygısı, tahammülü kalmamış.

En önemlisi de ortak bir kent kültürü oluşturamamışız.

Türkiye’de nüfusa göre en çok Sivil Toplum Kuruluşunun olduğu bir kent olmasına karşın ülke çapında ses getirecek, marka olabilecek bir kültürel, sanatsal etkinliği gerçekleştirmeyi başaramamışız.

Sakın ola yanlış anlaşılmasın!

Felaket tellallığı yapmak değil amacım.

Çözülemeyecek sorunlar da değil bu yazdıklarım.

Ancak gerçekler acıdır ama bu gerçeklerle yaşamayı da öğrenmemiz gerekir.

Tüm bunlara karşın Bodrum'da yaşıyor olmaktan son derece memnun ve mutluyum.

Her zaman söylediğim gibi “Bodrum'da yaşamak bir ayrıcalıktır”

Bu ayrıcalığın farkında olmak gerek.