Bodrum Doğal Afetlere Hazır mı?

Şu günlerde ülkemiz gündeminin en başında Manisa, Elazığ ve Malatya’da gerçekleşen deprem gerçeği var.

Bodrum Doğal Afetlere Hazır mı?

Şu günlerde ülkemiz gündeminin en başında Manisa, Elazığ ve Malatya’da gerçekleşen deprem gerçeği var.

Daha geniş bir alanda hissedilse de Elazığ Merkez ve Malatya’da hasar ve can kaybına neden olan deprem, bir kez daha toplumun en can alıcı sorununu yeniden gün yüzüne çıkardı.

Her afetten sonra yapılan beylik açıklamalar, vaatler, projeler yine ve yeniden konuşulmaya, tartışılmaya başlandı. 

Ama her afet sonrasında olduğu gibi bir süre sonra tüm bunlar yine unutulur, gündeme başka konular yerleşir ve bizler her zaman ki yaşantımıza devam ederiz.

Hakkını teslim etmek gerekir, Kocaeli depreminin ardından deprem sonrası müdahale ve yardımlar konusunda ilgili kurum ve kuruluşlar hayli uzmanlaştı.

Daha kısa sürede, daha profesyonelce kriz masaları oluşturularak yardım ve iyileştirme çalışmaları yapılıyor.

Yurttaşlarımızın geleneksel dayanışma kültürünü ve duyarlılığını da göz ardı etmemek gerekiyor.

Tüm yurtta olduğu gibi Bodrum’da da yurttaşlar “Elazığ yalnız değilsin” mesajına olumlu tepki vererek yardım kervanına katıldılar.

Bodrum Belediyesi'nin yardımları Pazar günü toplayarak yola çıkarması takdir edilecek bir davranış.

Ancak asıl sorun sanırım, depremler ya da diğer doğal afetlerle ilgili ulusal çapta bir projemiz ve buna yönelik senaryo olmadığı gibi, deprem ya da afetler öncesi alınacak tedbirlerin sürekliliği konusunda ne yazık ciddi bir alt yapının varlığından söz edemeyiz.

Deprem ya da başka bir doğal afet anında Bodrum'da vatandaşların nasıl davranacağına ilişkin bir senaryo anlaşılır biçimde kamuoyuyla paylaşılmalıdır.

Örneğin benzer bir deprem Bodrum'da olsa, binası yıkılan kişileri nerede toplayacağız, acil ihtiyaçlarını nasıl ve kimler vasıtasıyla karşılayacağız?

Bu ve benzer, bizde karşılığı olmayan soruların yanıtları belki kamu kuruluşlarında, yerel yönetimlerde olabilir.

Ama önemli olan bunları yurttaşların bilmesi değil midir?

Buradan felaket tellallığı yapmak değil elbet amacım.

Ancak hepimiz biliyoruz ki yağmuru önleme şansımız olmasa da yağmurdan korunabiliriz. En azından şemsiyelerimizi yanımıza alabiliriz.

Ne kaderci bir yaklaşımla, felaketi bekleme lüksümüz vardır, ne de bu tür afet durumlarında kayıtsız kalma şansımız.

Halkımız olağanüstü bir duyarlılıkla bu son afette Elazığ ve Malatya da mağdur olan vatandaşlarımızla gerekli dayanışmayı gösterdi.

Geçmişte yurt dışında yaşanan afetler için de aynı duyarlılığı gösteren halkımızın bu iyi niyetini kötüye kullanan, yanlış algı operasyonları yapanlar da oldu kuşkusuz.

Şimdi hükümete düşen görev toplumda oluşan bu dayanışma duygusunu doğru yönlendirmek ve yardımların amacına uygun kullanımını sağlamak olmalıdır.

Öte yandan yapılan yardımın kimler ya da hangi kurumlar tarafından yapıldığı üzerinden siyaset üretmek, kimilerinin yardımlarını geri çevirmek kimsenin hakkı ya da haddi olmasa gerek.

Gelelim Bodrum’a!

Kent olarak bizde geçmişte bir deprem yaşadık.

Şiddeti hayli yüksek olsa da bölgenin fiziki yapısı ve çok katlı binaların olmaması nedeniyle önemli bir hasar olmadığı gibi, can kaybı yaşanmadı.

Ancak deprem kadar yıkıcı olmasa da yarımada da her aşırı yağış sonrası oluşan sel felaketi Bodrum’un kanayan yarası olarak duruyor.

Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras’ın bu konudaki kararlı tutumu ve Büyükşehir’in soruna ilişkin çözüm önerilerini programa almasıyla bir nebze de olsa umutlandık.

Umarız alt yapı sorunlarıyla birlikte bu sel taşkınlarından da en kısa zamanda kurtuluruz.

Deprem ya da sel, ne tür doğal afet olursa olsun, öncesinden yapılması gereken çalışmalar, alınması gerekli önlemler gerek yerel yönetimler, gerekse merkezi yönetim tarafından hiçbir siyasi önyargı olmaksızın kısa sürede gerçekleştirilmelidir.

Daha da önemlisi şeffaflık ve hemşerilik hakları gereği de Bodrum'da yaşayan tüm yurttaşlar bu konularda bilgilendirilmelidir.

Bu çalışmalara ve oluşturulacak projelere Sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve duyarlı tüm yurttaşların da destek vermesi gerekir.

Unutmamak gerekir; afetleri önleyemeyiz belki ama gerekli önlemleri almak ve oluşacak zararı asgariye indirmek bizim elimizdedir.