Bodrum Belediyesi'ni Kimler Zarara Uğrattı?

Bodrum Belediyesi'ni Kimler Zarara Uğrattı?

Bodrum Belediye Meclisi 2020 yılının ilk toplantısını Herodot Kültür Merkezinde gerçekleştirdi.

23 maddeden oluşan gündem 2 saat süren bir toplantıda görüşülerek karara bağlandı.

Herodot Kültür Merkezi'nin adının Atatürk Kültür Merkezi olarak değiştirilmesine yönelik Cumhur İttifakı parti temsilcilerinin verdiği önergenin reddi dışında diğer tüm maddelerin çoğunluğu oy birliğiyle kabul edildi.

Bu önergenin veriliş nedeni de aslında biraz taktik bir hamle olarak değerlendirildi.

Bir diğer merak edilen gündem de Bodrum Alevi Bektaşi Derneğine Cem evi yapılması için tahsis edilen arsayla ilgiliydi. İYİ Parti üyelerinin verdiği bir değişiklik önergesi dışında bu madde de kabul edilerek karara bağlandı.

Diğer gündemler daha çok sokak ve caddelerin ismi, Bayındırlık ve İmar Komisyonundan gelen düzenlemeler ve kimi idari uygulamalarla ilgiliydi.

Ancak asıl önemlisi gündem maddelerine geçilmeden meclis üyeleri ve kamuoyunun bilgilendirilmesi amacıyla okunan 2018 mali yılı Sayıştay Bulgu Raporuydu.

Bence karara bağlanan tüm gündem maddelerinden çok daha önemli ve üzerinde durulması gereken bir konu.

Okunan bulgu raporu birçok insanın dikkatinden kaçmış olabilir. 

Bu nedenle mutlaka belediyenin resmi sitesinde yayınlanmasında yarar var diye düşünüyorum.

Okunan Sayıştay raporunda görülen o ki, 2018 yılında Bodrum Belediyesi neredeyse iflasın eşiğine gelmiş bir işletmeye dönmüş.

Neredeyse tüm birimlerde yapılan uygulamalar ya eksik, ya hatalı ya da yasalara aykırı şekilde gerçekleştirilmiş.

İdari anlamda yapılan yanlış uygulamaları zaman içerisinde düzeltmek belki mümkün olabilir ama mali konularda yapılan her yanlış ya da hata kamuyu telafisi mümkün olmayan çok büyük zararlara uğratmış.

Kuşkusuz yapılan hukuk dışı, yasal olmayan uygulamalar ve kamunun uğratıldığı bu zararlardan dolayı yeni yönetimi sorumlu tutmamız söz konusu olamaz.

Onlar kendi dönemlerinden sorumludur.

Ancak Ahmet Aras ve yönetimine düşen görev; belediyeyi mali olarak zarara uğratan yöneticilerle ilgili gerekli yasal ve idari işlemleri vakit geçirmeden yapmalarıdır.

Şu ana kadar bu konuda yapılan bir işlem olmuş mudur, bilemiyoruz?

Eğer olduysa bunu kamuoyuyla paylaşmak gerekir.

Aksi halde “yapanın yanına kar kalıyor” şeklinde bir algı, sonu alınamaz hata ve yanlışların sürgit devam edeceği anlamına gelir.

Elbette tüm Bodrumlular gibi ben de alt yapıya önem verilmesini, imar yolsuzlukları ve kaçak yapılaşmayla mücadele edilmesini istiyorum.

Ama benim inancım odur ki; geçmişle hesaplaşılmadan temiz bir gelecek kurulması mümkün değildir.

Kaldı ki; toplumun en çok istediği konuların başında gelen temiz siyaset, ranta bulaşmamış kamu yöneticileri ve kamu yararının gözetilmesi gibi değerleri kendi kişisel çıkarları ya da hırsları, egoları uğruna yerle bir eden kişilerden de hesap sorulması gerekir.

Yoksa iyi niyetle yapılan her işin, her hizmetin, her projenin ardında bir çıkar ilişkisi arama alışkanlığından vazgeçmeyen bir kitleyle karşı karşıya kalırsınız.

Bu konuda Ahmet Aras ve ekibinin başlattığı şeffaf yönetim atağı da zarar görür.

Hatırlarsanız yeni yönetim göreve geldiği günden itibaren en çok dile getirilen konulardan biri de belediyeye ait kiradaki gayrimenkullerle ilgili adaletsiz uygulamalardı.

Encümen kararıyla yenilenerek babadan oğula geçen, üçüncü şahıslara kiralanarak haksız kazanç sağlanan yerler olduğu gibi, kiraların gerçek değerlerinin çok altında olduğu yetmiyormuş gibi birçoğunun yıllardır bu borçları da ödemediği iddiaları vardı.

Geçen sekiz aylık dönem sonunda bu konuda nelerin yapıldığı, hangi düzeltmelerin yapıldığı, tahsil edilen kiraların ne kadar olduğu hala merak edilen konular arasında.

Umarım şeffaflık komisyonu tüm bu konularda kamuoyunu bilgilendirecek açıklamaları en kısa zamanda yapar.

Aksi halde kimileri görev ihmali, kimileri görevi kötüye kullanmak ve hatta kimileri kamu yararını bilerek ve isteyerek, dikkate almayarak kişisel çıkar sağlama suçu sayılan bu uygulamalarla ilgili gerekli soruşturma ve yargılamalar yapılmazsa, bundan en çok da kamu vicdanı yara alır.